9 Kasım 2015

Pek tatlı bir hafta sonundan.

Geçtiğimiz haftalarda erkek arkadaşımla evde çok sıkılıp ne yapsak diye düşünürken ani bir kararla oyuncak müzesine gitmeye karar verdik. Oyuncak müzesi Göztepe'de bulunuyor. Sunay Akın'ın yıllarca değişik ülkelerden toplayıp bir araya getirdiği-biriktirdiği oyuncaklardan oluşuyor müze. Yanlış hatırlamıyorsam 4 ya da 5 katlı bir ahşap binaydı. Her katta ayrı konseptlerde oluşturulmuş odalar mevcut. Bir sürü çocuk vardı çığlık çığlığa koşuşturan. Beni şaşırtan bir o kadar da bizim gibi yetişkinlerin gelmiş olmasıydı. Girişte öğrenciler 9 diğerleri 12 lira ödüyor. En üst kattan alt kata doğru gezmeye başlıyorsunuz. Benim favorim kibrit kutusu içine yerleştirilmiş minnacık oyuncaklardı. :) Bu arada oraya giderken yağmur da başlayınca yolda romantik dakikalar yaşadık sevdicekle. Çok eğlenceli fotoğraflar çıktı ortaya. Hatta video bile çektik. İnstagram'dan takip edenler görmüştür. Son zamanlarda bolca video paylaşıyorum. Video işi hoşuma gitti. Sonra dönüp izlemesi keyifli oluyor epey. Oyuncak müzesinden dönüşte kendimizi İkea'ya attık. Evin eksikleri bitmiyor, bitemiyordu. :) Askı, ufak saklama kapları, makyaj aynası gibi şeyler aldım evciğime.


















Pazar günü ise akşamüstü arkadaşım ilhamkedisi ile buluştuk. Ortak bir nokta olarak Taksim'i seçtik ama ben İstiklal caddesini hiç ama hiç sevmiyorum. Tünele doğru olan taraf güzel bir tek. Sahaflar filan. Biz de Cihangir taraflarına doğru yol alıverdik. Deniz ve Arzu'nun tavsiyesi ile çook tatlı bir kafeye gittik. Susam Cafe. Çok güzel dekore edilmiş, vintage aksesuarlar ile dolu bir yerdi. Bir de günün en keyifli anı 2 yıl sonraki bizlere attığımız maillerdi. Belki duymuşsunuzdur futureme.org diye bir site var. İstediğiniz kişiye ya da kendinize gelecekte istediğiniz bir zamanda size gelecek şekilde bir mail yolluyorsunuz. Çok değişik bir his. Biz de 2 yıl sonra hayatlarımızda neler değişmiş olur acaba diyerekten bir sürü şey yazdık sevgili gelecekteki "biz" 'lerimize. Bunları yazarken gülmekten karnımıza ağrılar girdi. Bu arada eğer yolunuz buraya düşerse mutlaka tiramisu yemelisiniz. Bir harikaydı. Arkadaşlarımızla vedalaştıktan sonra eve dönüş yoluna geçtiğimizde yine bir sürüüü fotoğraf çekildik, sonra da video tabi. Vlog olayına da mı girişsem acaba dedim. :) Ama sonra karar verdim ki ben yazmayı çok daha fazla seviyorum. Yazmaktan kim usanır yazana doyum olmaz dedim hatta şakacıktan. Neyse efenim fazla geyik yapmadan konuyu toparlayacak olursak çok tatlı ve motive edici bir hafta sonu geçirdim. Neredeyse 2 gün beni strese sokan şeylerden hiç konuşmadık, işle alakalı bir şey düşünmedim mesela. :) İnsanlarla sürekli yaptığım işten konuşmaktan pek hoşlanmıyorum galiba. Bazen insanlarla ne konuşmaktan hoşlanıyorum diye de düşünmüyor değilim. Arada her şey çok sıkıyor beni. Özellikle de dedikodular.







Şimdilik bu kadar.
Artık kısa kısa da olsa sürekli yazacağım. Kendime söz.
Dip Not: Bahsettiğim hafta sonu 24-25 Ekim hafta sonuydu. Varın siz düşünün. :)

Sevgileeer hi hi.



4 yorum:

  1. AAAaaaa harikasınız, ilhankedisi ile mi buluştunuz :) ne harika..
    futureme.org duymadığım bir siteydi, baktım ve cidden çok neşeli.
    ben de mi yapsam acaba :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yap yap cidden çok keyifli oluyor. :) elif için bile yazabilirsin bir şeyler.

      Sil
  2. Mutlu Keçi'den gene sevdiğim tarz bir post gelmiş.Susam cafe çok çok eski. Bir kere 90'ların başında gitmiştim. Hala varmış demek. Sevgiler Mutlu Keçi'ye.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok tatlı bir yermiş sevdim ben de. mutlu keçi'den de kucak dolusu sevgiler.

      Sil

Firefly Lane övmek için geri dönmüş olabilir miyim?

Açtım beyaz bir sayfa başladım yazmaya. Seni çok özledim canım blog. Bu yazı nasıl başlar neye evrilir bilmiyorum. Tam şu anda geçen hafta b...