2 Şubat 2015

Mutlu Keçi İstanbul'dan bildiriyor!

İstanbul'da günler oldukça hızlı geçiyor. Buraya geleli 2 haftadan biraz fazla oldu. Evime yerleştikten sonra daha önceki yazımda da bahsettiğim gibi eğitimlerim başladı. Haftada 6 gün eğitimdeyim akşam üzeri eve dönüyorum ve hem fiziken hem de mental olarak epey yorulmuş oluyorum. Eskiden kardeşime öğütler verir eve gidince güzel yemekler yapsana, şunu yap, bunu yap derdim. Ama şimdi anlıyorum ki hiç de kolay bir şey değilmiş tüm gün çalışıp eve gelir gelmez enerjik bir şekilde yemek yapmak, film izlemek, blog yazmak ya da diğer hobilerine vakit ayırmak... Zaten akşam üzeri 10 civarı uykum gelmeye başlıyor sonra 11'e kadar bir şekilde oyalanıp o saatlerde de uyuyorum. Hayatımın en yoğun dönemi sanırım şu an. Bir de yakında hayatıma yeni bir şey dahil olacak, heyecanlandırıyor beni. Umarım yolunda gider her şey.
Ocak ayı benim için değişimin başladığı, kendimi keşfettiğim ve hayatı farklı bir şekilde görmeye başladığım bir ay oldu. Sineme ve edebiyat açısından ise oldukça sönük bir aydı. Ancak hak verirsiniz ki bu kadar koşuşturma arasında vakit bulmak pek de kolay değildi. Bunun yanı sıra 2015 hedefim olan her ay bir tiyatro oyunu bir de sergi görme hedefimi de gerçekleştiremedim. Bugün 2 Şubat olduğunu görünce fark ettim bunu işin kötüsü. O sebeptendir ki hemen internetten devlet tiyatrosu oyunlarına göz atmaya başladık erkek arkadaşımla. İzmir gibi değil burası, bolca oyun var. Devlet tiyatroları, şehir tiyatroları, özel tiyatrolar filan derken epey seçenek çıkıyor karşınıza. Biz de Üsküdar Tekel Sahnesi'nde oynanmakta olan Hamlet Makinesi oyununu tercih ettik. Programda ancak 13 Şubat'a yer bulabildik ama olsun. Bilet almak bile mutlu etti beni. İzledikten sonra yorumlarımı yazarım buraya hemmen. :)
Bir de her hafta, tek boş günüm olan Pazar günü için beni çok yormayacak ama biraz da olsa rahatlamamı sağlayacak planlar yapmaya karar verdim.


Geçtiğimiz hafta sonu karşıya geçmiştik mesela Kabataş tarafına, oradan da İstiklal'e çıktık sonra ben oradaki pasajlardan birini yanlış hatırlamıyorsam Terkos Pasajı'nı keşfe çıktım. Hep geçip gidiyordum önünden Taksim'e geldiğimde, bu sefer dayanamadım. Çok güzel şeyler vardı, hem de baya hesaplı. Belki çoğunuz biliyorsunuzdur, bilmeyenler de tez vakitte gidip gezsin, eli boş dönmesin. :) Ben de birkaç bir şey aldım. Özellikle Breaking Bad severleri kıskandıracak Walter White'lı pijamam kalbimi pır pır ettirdi görür görmez. Bu arada Walter White abimize kışa yaraşır bir tarz yaptım. Nasıl olmuş? :)

Uzun lafın kısası bundan böyle mümkün olduğunca hafta sonlarımı şirintoş etkinliklere ayıracağım. Dışarı çıkıp yürüyüş yapmak bile olur bu. Çünkü geldiğimden beri 2-3 kez doğru düzgün dışarı çıktım ve bazen cidden İstanbul'da değilmişim gibi hissediyorum. Gerçi ben hala İstanbul'da yaşadığıma inanamıyorum ya neyse. Önümüzdeki birkaç hafta içinde İzmir'e gideceğim, 2 günlük de olsa. Çok özledim annemi, kediciğimi. İkisi de gözümde tütüyor. Canlarım benim. Hem kardeşim de gelir belki İzmir'e. Onu da çok özledim. Kariyer demek özlem demekmiş. Bu bazen çok üzüyor beni. Keşke tüm sevdiklerim hep yanımda olsa diye düşünüyorum.
Neyse çok fazla duygusallaşmadan kaldığım yerden devam edeyim ben. Bu aralar yazılarımda biraz daha özgür olmaya karar verdim, daha çok içimden geldiği gibi yazacağım ve dolayısıyla daha sık yazacağım. (Umarım!) Mesela bazen tam yazı yazacak oluyorum ama fotoğraf da yükleyeyim diyorum sonra bakıyorum ki fotoğraf makinesinde kalmış tüm fotoğraflar. Her seferinde bilgisayara fotoğraf yükle, düzenle, buraya konulacakları seç derken bir yazıyı tamamlamak epeyce vakit alıyor. Benim de o kadar vaktim yok maalesef bu aralar. Bu durumun yazmamı engellememesi için de artık illaki kendi çektiğim fotoğrafları paylaşmalıyım düşüncesinden vazgeçiyorum. Böylece çok sevdiğim illüstrasyonlara daha çok yer verebilirim yeni yazılarımda.
Bu arada 116 takipçim olmuş görmeyeli! :) Biraz daha alışayım ve düzene sokayım hayatımı sonrasında güzel bir çekiliş sizleri bekliyor olacak. Şimdiden veriyorum müjdesini ona göre. :)

kaynak
Bir de daha atılacak kartlar, yazılacak mektuplar var. Arkadaşlarımı da çok özledim. Ben insanlarla hemen kaynaşabilen biri değilimdir, biraz utangacım galiba. Genelde yeni bir ortama girdiğimde çevremi sürekli gözlemlerim ve kendime yakın bulduğum insanlarla arkadaş olmaya çalışırım. Zaman geçtikçe insanlar gerçek ben'i tanımaya başlar ve aa ben başta sana gıcık olmuştum ya da çok soğuk geliyordun bana gibi şeyler söylerler. O yüzden beni yeni tanıyan biriyle uzuun süredir tanıyan biri bambaşka şeyler söyleyebilir hakkımda. :) Büyüdükçe bu durum hoşuma gitmeye başladı. Daha doğrusu iyi ve kötü yönlerimle kısacası kendimi tüm doğallığımla kabullenmeyi ve sevmeyi öğrendim. Hepimizin aynı karakteristik özelliklere sahip olması inanılmaz sıkıcı olmaz mıydı zaten? Ben bu konuya nasıl geldim şimdi hey allahım. :) Benim yazasım gelmiş evet, evet ben anladım.
Neyse efenim ben daha çook konuşurum ama yapmam gereken işler var. (Saat 22.30 ve çoktan uykum geldi bile!) Dışarıda yağmur-dolu karışımı bir şeyler yağıyor. Yağmur sesi şıp şıp camlara vuruyor ben bu yazıyı yazarken. Yarın eve dönerken sokakta gördüğüm kedicikleri sevmeyi bekliyorum şimdiden dört gözle. Siz de sokakta bir kedicik ya da köpecik gördüğünüzde azıcık vaktinizi ayırıp başlarını okşuyor musunuz? Yapmıyorsanız da 2 dakikanızı ayırın ve bu en muhteşem terapiyi kendinize armağan edin derim. ^.^ Şubat ayının yağmurlu bir gecesinden herkese iyi geceler.

Sevgiler,
Mutlu ve bu aralar olgun keçi! :)



9 yorum:

  1. Ben de istiyorum o Walter figüründen :D

    YanıtlaSil
  2. Ooo bir dolu şey yazmışsın.. benim hakkımda da öyle söylerler çünkü ben yazabildiğimin aksine konuşamam yani ööyle susarım yeni bir ortamda, çok da çekingenimdir :) istanbula yavaş yavaş alışmana çok sevindimmmm.. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bende o çekingenlik yerine ve kişisine göre değişiyor sanırım. :) Yavaş yavaş oluyor galiba ama hala çook yolum var alışma konusunda.

      Sil
  3. Hoşgeldin! Artık yeni evine taşındığına göre buakkus@gmail.com'a ev adresini bekliyoruz. ^^ (ilk kartımı sana atacağım).

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hihiii merakla bekliyor olacağım o zaman. :)

      Sil
  4. O Heisenbergli pijama! O Walter White figürü! Aman Allah'ım O_O

    YanıtlaSil
  5. say my name! :) terkos gibisi var mı ya, superman'li batman'li star wars temalı tişörtlerimi hala bayılarak giyiyorum, uyduruk da değil baya kaliteli şeyler üstelik. gelir gelmez kendimi ilk atacağım yerlerden biri :) ordan çıkıp lebon pastanesi'nde bir çikolatalı pasta yemek şu an en büyük hayallerim arasında :) benim yerime sen yap olur mu gidersen :)

    YanıtlaSil

Firefly Lane övmek için geri dönmüş olabilir miyim?

Açtım beyaz bir sayfa başladım yazmaya. Seni çok özledim canım blog. Bu yazı nasıl başlar neye evrilir bilmiyorum. Tam şu anda geçen hafta b...